Neml Suresi

32. Neml Suresi

Neml Suresi

Neml Suresi

Kur’an-ı Kerim ayetlerini okumak müslümanlar için en önemli ibadetlerden biridir. İslam dininin özü ve yegane dayanağı olan Kur’an’ın her sayfasında, insanoğlunu esenliğe kavuşturacak sûreler bulunur. Hepsinin kendine özel anlamı ve yararı vardır.

neml
32. Neml Suresi 7

Neml Sûresi Okunuşu Nasıldır?

Sıralama olarak Kur’an-ı Kerim’in yirmi yedinci sûresi olan Neml’in okunuşu şu şekildedir:

Bismillahirrahmanirrahim

1.Ta sın tilke ayatül kur’ani ve kitabim mübın

2.Hüdev ve büşra lil müminin

3.Ellezıne yükıymunes salate ve yü’tunez zekate ve hüm bil ahırati hüm yukınun

4.İnnellezıne la yü’minune bil ahırati zeyyenna lehüm a’malehüm fe hüm ya’mehun

5.Ulaikellezıne lehüm suül azabi ve hüm fil ahırati hümül ahserun

6.Ve inneke le tülekkal kur’ane mil ledün hakımin alım

7.İz kale musa li ehlihı innı anestü nara seatiküm minha bi haberin ev atıküm bi şihabin kabeşil lealleküm tastalun

8.Felemma caeha nudiye em burike men fin nari ve men havleha ve sübhanellahi rabbil alemın

9.Ya musa innehu enellahül azızül hakım

10.Ve elkı asak felemma raaha tehtezzü ke enneha cannüv vella müdbirav ve lem yüakkıb ya musa la tehaf innı la yehafü ledeyyel murselun

11.İlla men zaleme sümme beddele husnem ba’de suin fe innı ğafurur rahıym

12.Ve edhıl yedeke fı ceybike tahruc beydae min ğayri suin fı tis’ı ayatin ila fir’avne ve kavmih innehüm kanu kavmen fasikıyn

13.Felemma caethüm ayatüna mübsıraten kalu haza sıhrum mübın

14.Ve cehadu biha vesteykanetha enfüsühüm zulmev ve ulüvva fenzur keyfe kane akıbetül müfsidın

15.Ve le kad ateyna davede ve süleymane ılma ve kalel hamdü lillahillezı faddalena ala kesırim min ıbadihil mü’minın

16.Ve verise süleymanü davude ve kale ya eyyühen nasü ullimna mentıkat tayri ve utına min külli şey’ inne haza le hüvel fadlül mübın

17.Ve huşira li süleymane cünudühu minel cinni vel insi vet tayri fe hüm yuzeu

18.Hatta iza etev ala vadin nemli kalet nemletüy ya eyyühen nemlüdhulu mesakineküm la yahtımenneküm süleymanü ve cünudühu ve hüm la yeş’urun

19.Fe tebesseme dahıkem min kavliha ve kale rabbi evzı’nı en eşküra nı’metekelletı en’amte aleyye ve ala valideyye ve en a’mele salihan terdahü ve edhılnı bi rahmetike fı ıbadikes salihıyn

20.Ve tefekkadet tayra fe kale maliye le eral hüdhüde em kane minel ğaibın

21.Le üazzibennehu azaben şedıden ev le ezbehannehu ev le ye’tiyennı bi sultanim mübın

22.Fe mekese ğayra beıydin fe kale ehattü bi ma lem tühıt bihı ve ci’tüke min sebeim bi nebiy yekıyn

23.İnnı vecedtümraeten temlikühüm ve utiyet min külli şey’iv ve leha arşün azıyn

24.Vecedtüha ve kavmeha yescüdune liş şemsi min dunillahi ve zeyyene lehümüş şeytanü a’malehüm fe saddehüm anis sebıli fehüm la yehtedun

25.Ella yescüdu lillahillezı yuhricül hab’e fis semavati vel erdı ve ya’lemü ma tuhfune ve ma tu’linun

26.Allahü la ilahe illa hüve rabbül arşil azıym

27.Kale senenzuru e sadakte em künte minel kazibın

28.İzheb bi kitabı haza fe elkıh ileyhim sümme tevelle anhüm fenzur maza yarciun

29.Kalet ya eyyühel meleü innı ülkıye ileyye kitabün kerım

30.İnnehu min süleymane ve innehu bismillahirrahmanirrahıym

31.Ella ta’lu aleyye ve’tunı müslimın

32.Kalet ya eyyühel meleü eftunı fı emrı ma küntü katıaten emrah hatta teşhedun

33.Kalu nahnü ülu kuvvetiv ve ülu be’sin şedıdiv vel emru ileyki fenzurı maza te’mürın

34.Kalet innel müluke iza dehalu karyeten efseduha ve cealu eızzete ehliha ezilleh ve kezalike yefalun

35.Ve innı mürsiletün ileyhim bi hedeyyetin fe nazıratüm bime yarciul mürselun(25. Ayet secde ayetidir.)

36.Felemma cae süleymane kale etümidduneni bi malin fema ataniyellahü hayrum mimma ataküm bel entüm bi hediyyetiküm tefrahun

37.İrcı’ileyhim fe lene’tiyennehüm bi cünudil la kıbele lehüm biha ve le nuhricennehüm minha ezilletev ve hüm sağırun

38.Kale ya eyyühel meleü eyyüküm ye’tını bi arşiha kable ey ye’tunı müslimın

39.Kale ıfrıtüm minel cinni ene atıke bihı kable en tekume mim mekamik ve innı aleyhi le kaviyyün emın

40.Kalellezı ındehu ılmüm minel kitabi ene atıke bihı kable ey yertedde ileyke tarfük felmma raahü müstekırran ındehu kale haza min fadli rabbı li yeblüvenı e eşküru em ekfür ve men şekera fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe inne rabbı ğaniyyün kerım

41.Kale nekkiru leha arşeha nenzur e tehtedı em tekunü minellezıne la yehtedun

42.Felemma caet kıyle e hakeza arşük kalet keennehu hu ve utınel ılme min kabliha ve künna müslimın

43.Ve saddeha ma kanet ta’büdü min dunillah inneha kanet min kavmin kafirın

44.Kıyle lehedhulis sarh felemma raethü hasibethü lüccetev ve keşefet an sakayha kale innehu sarhum mümerradüm min kavarır kalet rabbi innı zalemtü nefsı ve eslemtü mea süleymane lillahi rabbil alemın

45.Ve le kad erselna ila semude ehahüm salihan enı’büdüllahe fe izahüm ferıkani yahtesımun

46.Kale ya kavmi lime testa’cilune bis seyyieti kablel haseneh lev la testağfirunellahe lealleküm türhamun

47.Kalüt tayyerna bike ve bi mem meak kale tairuküm ındellahi bel entüm kavmün tüftenun

48.Ve kane fil medıneti tis’atü rahtıy yüfsidune fil erdı ve la yuslihun

49.Kalu tekasemu billahi le nübeyyitennehu ve ehlehu sümme le nekullenne li veliyyihı ma şehidna mehlike ehlihı ve inna le sadikın

50.Ve mekeru mekrav ve mekerna mekrav ve hüm la yeş’urun

51.Fenzur keyfe kane akıbetü mekrihim enna demmernahüm ve kavmehüm ecmeıyn

52.Fe tilke büyutühüm haviyetem bima zalemu inne fı zalike le ayetel li kavmiy ya’lemun

53.Ve enceynellezıne amenu ve kanu yettekun

54.Ve lutan iz kale li kavmihı ete’tunel fahışete ve entüm tübsırun

55.E inneküm le te’tuner ricale şehvetem min dunin nisa’ bel entüm kavmün techelun

56.Fe ma kane cevabe kavmihı illa en kalu ahricu ale lutım min karyetiküm innehüm ünasüy yetetahherun

57.Fe enceynahü ve ehlehu illemraetehu kaddernaha minel ğabirın

58.Ve emtarna aleyhim metara fe sae metarul münzerın

59.Kulil hümdü lillahi ve selamün ala ıbadihillezınastafa allahü hayrun emma yüşrikun

60.Emmen halekas semavati vel erda ve enzele leküm mines semai maa fe embetna bihı hadaika zate behceh ma kane leküm en tümbitu şeceraha e ilahüm meallah bel hüm kavmüy ya’dilun

61.Emmen ceallel erda kararav ve cealle hılaleha enharav ve ceale leha ravasiye ve ceale beynel bahrayni haciza e ilahüm meallah bel ekseruhüm la ya’lemun

62.Emmey yücıbül mudtarra iza deahü ve yekşifüs sue ve yec’alüküm hulefael ard e ilahüm meallah kalılem ma tezekkerun

63.Emmey yehdıküm fı zulümatil berri vel bahri ve mey yursilür riyaha büşram beyne yedey rahmetih e ilahüm meallah tealellahü amma yüşrikun

64.Emmey yebdeül halka sümme yüıydühu ve mey yerzükuküm mines semai vel ard e ilahüm meallah kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn

65.Kul la ya’lemü men fis semavati vel erdıl ğaybe illellah ve ma yeş’urune eyyane yüb’asun

66.Belid darake ılmühüm fil ahırati bel hüm fı şekkim minha bel hüm minha amıun

67.Ve kalellezıne keferu e iza künna türabev ve abaüna einna le muhracun

68.Le kad vüıdna haza nahnü ve abaüna min kablü in haza illa esatıyrul evvelın

69.Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetül mücrimın

70.Ve la tahzen aleyhim ve la tekün fı daykım mimma yemkürun

71.Ve yekulune meta hazel va’dü in küntüm sadikıyn

72.Kul asa ey yekune radife leküm ba’dullezı testa’cilun

73.Ve inne rabbeke le zu fadlin alen nasi ve lakinne ekserahüm la yeşkürun

74.Ve inne rabbeke le ya’lemü ma tükinnü suduruhüm ve ma yu’linun

75.Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdı illa fı kitabim mübın

76.İnne hazel kur’ane yekussu ala benı israıle ekserallezı hüm fıhi yahtelifun

77.Ve innehu lehüdev ve rahmetül lil müminın

78.İnne rabbeke yakdıy beynehüm bi hukmih ve hüvel azızül alım

79.Fe tevekkel alellah inneke alel hakkıl mübın

80.İnneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirın

81.Ve ma ente bi hadil umyi an dalaletihim in tüsmiu illa mey yü’minü bi ayatina fe hüm müslimun

82.Ve iza vekaal kavlü aleyhim ahracna lehüm dabbetem minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun

83.Ve yevme nahşüru min külli ümmetin fevcem mimmey yükezzibü bi ayatina fehüm yuzeun

84.Hatta iza cau kale e kezzebtüm bi ayatı ve lem tühıytu biha ilmen emma za küntüm ta’melun

85.Ve vekaal kavlü aleyhim bima zalemu fe hüm la yentıkun

86.E lem yerav enna cealnel leyle li yeskünu fıhi ven nehara mübsıra inne fı zalike le ayatil li kavmiy yü’minun

87.Ve yevme yünfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah ve küllün etevhü dahırın

88.Ve teral cibale tahsebüha camidetev ve hiye temürru merras sehab sun’allahillezı etkane külle şey’ innehu habırum bima tefalun

89.Men cae bil haseneti fe lehu hayrum minha ve hüm min fezeıy yevmeizin aminın

90.Ve men cae bis seyyieti fe kübbet vücuhühüm fin nar hel tüczevne ila ma küntüm ta’melun

91.İnnema ümirtü en a’büde rabbe hazihil beldetillezı harrameha ve lehu küllü şey’iv ve ümirtü en ekune minel müslimın

92.Ve en etlüvel kur’an fe menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe kul innema ene minel münzirın

93.Ve kulil hamdü lillahi seyürıküm ayatihı fe ta’rifuneha ve ma rabbüke bi ğafilin amma ta’melun

Neml Sûresi Meali Nedir?

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

1.Tâ, Sîn. Bunlar sana, Kur’ân’ın ve apaçık bir kitabın âyetleridir.

2.İman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere.

3.Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

4. Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.

5.İşte bunlar, kendileri için oldukça ağır bir azab bulunan kimselerdir, ahirette en çok ziyana uğrayacaklar da onlardır.

6.(Resulüm!) Şüphesiz ki bu Kur’ân, sana hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından indirilmektedir.

7.Hani Musa, ailesine şöyle demişti: “Gerçekten ben bir ateş gördüm, (gidip) size oradan bir haber getireceğim yahut bir kor ateş getireyim, umarım ki ısınırsınız.”

8.Oraya geldiğinde şöyle seslenilmişti: “Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!”

9.”Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah’ım!”

10.”Asânı at!” (Asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Dedik ki): “Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz.”

11.”Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.”

12.”Elini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çıkacaktır. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git), çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır.”

13.Bu şekilde âyetlerimiz onların gözleri önüne serilince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.

14.Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!

15.Andolsun ki biz, Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik. Onlar: “Bizi mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a hamd olsun” dediler.

16.Süleyman Davud’a varis olup dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.”

17.Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları Süleyman’ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.

18.Nihayet karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” dedi.

19.(Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: “Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.”

20.(Süleyman) Kuşları gözden geçirdikten sonra şöyle dedi: “Hüd-hüd’ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?”

21.”Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!”

22.Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: “Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe’den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.

23.”Gerçekten, onlara (Sebelilere) hükümdarlık eden, kendisine her türlü imkan verilmiş ve büyük bir tahta sahip olan bir kadınla karşılaştım.”

24.”Onun ve kavminin, Allah’ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorlar.”

25.”Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah’a secde etmezler.”

26.”(Halbuki) O büyük Arş’ın sahibi olan Allah’tan başka tapılacak yoktur.”

27.(Süleyman Hüdhüd’e) dedi ki: “Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız.”

28.”Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak.”

29.(Süleyman’ın mektubunu alan Sebe melikesi): “Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı” dedi.

30.”Mektup Süleyman’dandır, Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla (başlamakta)dır. “

31.”Bana karşı baş kaldırmayın, teslimiyet göstererek bana gelin diye (yazmaktadır).”

32.(Sonra Melike) dedi ki: “Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan hiçbir işi kestirip atmam.”

33.Onlar, şöyle cevap verdiler: “Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın.”

34.Melike, “Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının ulularını hakir hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardır” dedi.

35.”Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.”

36.(Elçiler, hediyelerle) gelince Süleyman şöyle dedi: “Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz.”

37.”(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!”

38.(Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: “Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o Melike’nin tahtını bana getirebilir?”

39.Cinlerden bir ifrit, “Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var.” Dedi.

40.Kitaptan ilmi olan kimse ise, “Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm” dedi. (Süleyman) onu (Melike’nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, “Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir.”

41.(Süleyman devamla) dedi ki: “Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?”

42.Melike gelince, “Senin tahtın da böyle mi?” dendi. O şöyle cevap verdi: “Tıpkı o! Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik.”

43.O’nu, Allah’tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.

44.Ona “köşke gir!” dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman “Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir” dedi. Melike dedi ki: “Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman’ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.”

45.Andolsun ki, Allah’a ibadet edin diye Semud’a da kardeşleri Salih’i gönderdik. Hemen birbirleriyle çekişen iki zümre oluverdiler.

46.Salih dedi ki: “Ey benim kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah’a istiğfar etseniz, belki rahmetine ulaşırdınız.”

47.Cevap verdiler: “Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık.” Salih: “Size çöken uğursuzluk (sebebi) Allah katında (yazılı)-dır. Belki siz imtihana çekilen bir kavimsiniz” dedi.

48.O şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.

49.Allah’a and içerek birbirlerine şöyle dediler: “Gece ona ve ailesine baskın yapalım; sonra da velisine, ‘Biz o ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz’ diyelim.”

50.Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkında olmadan onların planlarını altüst ettik.

55.İşte bak! Tuzaklarının akibeti nice oldu: Onları da, kavimlerini de toptan helak ettik.

52.İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.

53.İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık.

54.Lût’u da (peygamber olarak kavmine gönderdik). O, kavmine şöyle demişti: “Göz göre göre hala o hayasızlığı yapacak mısınız?”

55.”Siz ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!”

56.Buna kavminin cevabı sadece: “Lût ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar (bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak isteyen insanlarmış!” demelerinden ibaret oldu.

57.Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik.

58.Onların üzerlerine öyle bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarılanların yağmuru!

59.(Resulüm!) de ki: “Hamd olsun Allah’a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa O’na koştukları ortaklar mı?”

60.(Onlar mı hayırlı) yoksa, gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirmişizdir. Allah’la beraber başka bir ilâh mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.

61.(Onlar mı hayırlı) yoksa, yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarında nehirler akıtan, onun için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah’ın yanında başka bir ilâh mı var? Hayır onların çoğu (hakikatları) bilmiyorlar.

62.(Onlar mı hayırlı) yoksa, kendine yalvardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mı? Allah’ın yanında başka bir ilâh mı var? Ne kıt düşünüyorsunuz!

63.(Onlar mı hayırlı) yoksa, karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen mi? Allah’ın yanında başka bir ilâh mı var? Allah onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.

64.(Onlar mı hayırlı) yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? De ki: Eğer doğru söylüyorsanız, siz kesin delilinizi getirin haydi!

65.De ki: Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilmez. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

66.Fakat ahiret hakkında bilgiler onlara ardarda gelmektedir. Ama onlar bundan bir şüphe içindedirler. Çünkü onlar bundan yana kördürler.

67.İnkârcılar dediler ki: “Sahi biz ve atalarımız toprak olduktan sonra gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız?”

68.”And olsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.”

69.De ki: “Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarların sonu nice oldu, bir bakın!”

70.(Habibim!) Onlara karşı mahzun olma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü de sıkıntı duyma!

71.Bir de, “Eğer doğru söylüyorsanız bu vaad (ettiğiniz azab) hani, ne zaman?” derler.

72.De ki: “Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında ensenize binecektir.”

73.Şüphesiz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmezler.

74.Rabbin elbette onların sinelerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.

75.Gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Lehv-i mahfuzda) bulunmasın.

76.Haberiniz olsun ki bu Kur’ân, İsrail oğullarına, hakkında ihtilaf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır.

77.Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir.

78.Rabbin şüphesiz, onlar arasında kendi hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.

79.Ve o halde sen Allah’a güven. Çünkü sen, apaçık hakikatin üzerindesin.

80.Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın.

81.Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getirecek değilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.

82.Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir “dâbbe” (canlı) çıkarırız ki bu, onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.

83.Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarından bir cemaati toplayacağımız gün, artık onlar bir arada tutulup (hesap yerine) sevkedilirler.

84.Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: “Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa yaptığınız başka neydi?”

85.Yaptıkları haksızlıktan dolayı, o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar.

86.Görmediler mi ki, dinlensinler diye geceyi yarattık ve (çalışsınlar diye) gündüzü apaydınlık yaptık. İman eden bir kavim için elbette bunda ibretler vardır.

87.Sûr’a üfürüldüğü gün Allah’ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O’na gelirler.

88.Sen dağları görürsün de, yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah’ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

89.Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan da emin kalırlar.

90.Her kim de kötülükle gelirse artık yüzleri ateşte sürtülür. “Başka değil ancak yaptığınız amellerin cezasını çekeceksiniz.” (denir).

91.(De ki): “Ben ancak her şeyin sahibi olan ve burayı kutlu kılan bu şehrin (Mekke’nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Yine bana müslümanlardan olmam emredildi.”

92.”Ve Kur’ân’ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: “Ben sadece uyarıcılardanım.”

93.Ve şöyle de: Hamd, Allah’a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.

Diyanet

More Reading

Post navigation

Leave a Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir