Buruc Suresi

90. Buruc Suresi

Buruc Suresi

Buruc Suresi

Buruc Suresi, Şems suresinden sonra, Tîn suresinden önce Mekke’de inmiştir. İsmini birinci âyetteki “el-Bürûc” kelimesinden alan Buruc Suresi 22 ayetten oluşmaktadır. Müslümanlar için faziletli olan Buruc Suresi meali ve tefsiri sürekli aratılıyor.

buruc
90. Buruc Suresi 7

Buruc Suresi Arapça Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim

1.Vessemai zatilbüruci.

2.Velyevmilmev’udi.

3.Ve şahidin ve meşhudin.

4.Kutile ashabül’uhdudi.

5.En nari zatelvekudi.

6.İz hüm ‘aleyha ku’udün.

7.Ve hüm ‘ala ma yef’alune bilmü’miniyne şühudün.

8.Ve ma nekamu minhüm illa en yü’minu billahil’aziyzilhamiydi.

9.Elleziy lehu mülküssemavati vel’ardı vallahü ‘ala külli şey’in şehiydün.

10.İnnelleziyne fetenülmü’miniyne velmü’minati sümme lem yetubu felehüm ‘azabü cehenneme ve lehüm ‘azabülhariykı.

11.İnnelleziyne amenu ve ‘amilussalihati lehüm cennatün tecriy min tahtihel’enharü zalikelfevzülkebiyrü.

12.İnne batşe rabbike leşediydün.

13.İnnehu hüve yübdiü ve yü’ıydü.

14.Ve hüvelğafurülvedudü.

15.Zül’arşilmeciydü.

16.Fa”alün lima yüriydü.

17.Hel etake hadiysülcünudi.

18.Fir’avne ve semude.

19.Belilleziyne keferu fiy tekziybin.

20.Vallahü min veraihim muhıytun.

21.Bel hüve kur’anün meciydün.

22.Fiy levhın mahfuzın.

Buruc Suresi Türkçe Meali

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

1.Yemin olsun o burçlarla dolu göğe,

2.O vaat olunan güne,

3.Tanıklık edene, tanıklık edilene/seyredene, seyredilene,

4.Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan herifler,

5.O tutuşturulan ateşin adamları,

6.Onlar onun başında oturmuşlardı.

7.Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

8.Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah’a iman ettikleri için öc alıyorlardı.

9.O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır.

10.Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır.

11.İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.

12.Hiç kuşkusuz, Rabbinin yakalayışı/çarpışı çok şiddetlidir.

13.İlk yaratan da O’dur, tekrar yaratan da O’dur!!

14.Gafûr O’dur, Vedûd O!

15.Arşın sahibidir; Mecîd’dir, şanı yüce olandır!

16.İstediğini hemen yapandır.

17.Geldi mi sana orduların haberi?

18.Yani Firavun ve Semûd’un?

19.Gerçek şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler.

20.Allah ise onları arkalarından kuşatmış bulunuyor.

21.İş onların iddialarının aksinedir! O, çok yüce bir Kur’an’dır.

22.Korunmuş bir levhada/Levh-i Mahfûz’dadır.

Buruc Suresi Konusu

Mushaftaki sıralamada seksen beşinci, iniş sırasına göre yirmi yedinci sûredir. Buruc Suresinde temel olarak kendilerine “ashâbü’l-uhdûd” (hendek ehli) denilen inkârcıların, müminlere verdikleri sıkıntılar anlatılmıştır. Müminlerin inançları uğrunda bunlara karşı gösterdikleri sabır ve dirence dikkat çekilmiştir.

Buruc Suresi Faziletleri.

Bir önceki sûrede olduğu gibi burada da yeminle söze başlanarak müminleri inançlarından dolayı ateş dolu çukurlara atıp yanmalarını seyreden zalimler kınanmakta ve âhirette hak ettikleri cezaya çarptırılacakları haber verilmektedir.

Burûc kelimesi “açığa çıkmak, görünmek, saray ve köşk” anlamlarına gelen burcun çoğuludur. Astronomi terimi olarak burç, güneşin bir yılda takip ettiği düşünülen yörüngenin içlerinden geçtiği, belli sembollerle gösterilen on iki takım yıldızından her birini ifade eder. Modern astronominin ışığında “burûc”u “yıldız kümeleri” veya “galaksiler” olarak anlamak mümkündür (ayrıca bk. Hicr 15/16; Furkan 25/61). 2. âyetteki “vaad edilen gün”den maksat, kıyamet günüdür (Taberî, XXX, 82; Kurtubî, XIX, 283).

Tanıklık eden ve edilen” diye çevirdiğimiz 3. âyetteki şâhid ve meşhûd kelimelerini müfessirler farklı anlamlarda yorumlamışlardır. Bunları kısaca şöyle sıralamak mümkündür:

a) Şahit Allah, meşhûd yaratıklardır;

b) Şahit Hz. Muhammed, meşhûd onun ümmetidir;

c) Şahit Hz. Muhammed’in ümmeti, meşhûd diğer ümmetlerdir;

d) Şahit peygamberler, meşhûd ümmetleridir;

e) Şahit koruyucu melekler, meşhûd insanlardır;

f) Şahit bütün insanlar, meşhûd kıyamet günüdür;

g) Şahit Allah ve melekler, meşhûd da Allah’ın birliği ilkesidir. Bunlardan başka yıldızların, Hacerülesved’in, arefe, cuma ve pazartesi günlerinin şahit ve meşhûd olduğu yolunda görüş ileri sürenler de vardır (bk. Kurtubî, XIX, 283-285; Ateş, X, 392-394).

Bir önceki âyette kıyamet gününün geçtiği dikkate alındığında “şahit” ile insanların amellerini görüp bilen ve sonunda karşılığını verecek olan Allah Teâlâ’nın, meşhûd ile Allah’ın durumlarını görüp bildiği ve buna bağlı olarak âhirette sorgu ve yargıdan geçireceği insanlar ile onların işlerinin kastedildiği düşünülebilir.

Sûrede sözü edilen “ashâbü’l-uhdûd”, İslâmiyet’ten önceki bir devirde inançlı insanları dinlerinden döndürmek için ateş dolu hendeklere atarak işkence eden kimseleri ifade eder. 

Diyanet

More Reading

Post navigation

Leave a Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir