Kasım 3, 2024

106. Karia Suresi

0

Karia Suresi

Tekasur Suresi

Tekasur Suresi

Karia Suresi

Karia Suresi hakkında Hadis-i Şerif’te şöyle buyurulmuştur: “Kim Karia sûresini okursa, Allahü teâlâ kıyamet günü onun mîzânını (sevap terazisini) ağır getirir. (Hadis-i şerif-dı Beydâvi Tefsîri) Dargın kişilere, Karia sûresi okunuşu ve Karia sûresi Arapça yazılışı okuması tavsiye edilir. Faziletleri olan bir sûredir, bu yüzden Türkçe anlamı, meali ve tefsirinin okunması tefekkür etmeye teşvik eder. Abdestsiz okunur mu ve regl iken okunur mu soruları, kadınların merak ettiği noktalardır. Cevabı en çok aranan sorular arasında, namazda okunur mu, kaç ayet ve kaç sayfa olduğu yer alır. Karia Suresi Kur’an-ı Kerim’in kaçıncı sayfasında, kaçıncı cüzde işte cevabı…

Bu sûre adını, birinci ayetinde geçen ‘Karia’ kelimesinden almıştır. Bu kelime, “kapıyı çalan, dehşetten yürekleri hoplatan” ve “kıyamet günü” anlamına gelir. Sûrede genel itibariyle, kıyamet günü meydana gelecek olaylardan, insanı bekleyen sondan, ahiret hayatından, sevabı ağır basanların cennete gireceğinden, günahkarları bekleyen azaptan bahsedilir.

Mühim faziletleri olan sûrelerdendir. Bu nedenle, Karia sûresi okunuşu öğrenilerek her zaman okunmalıdır. Kur’an-ı Kerim’den okumak için Karia sûresi Arapça yazılışı muhakkak bilinmelidir. Fakat Kur’an’ı sadece okumak değil anlamak da gerekir. İşte Karia sûresi Türkçe anlamı, meali ve tefsiri ile ilgili ayrıntılar…

Karia Sûresi Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim

1.El kariah

2.Mel kariah

3.Ve ma edrake mel kariah

4.Yevme yekunün nasü kelferaşil mebsus

5.Ve tekunül cibalü kelıhnil menfuş

6.Fe emma men sekulet mevazınüh

7.Fe hüve fi ıyşetir radıyeh

8.Ve emma men haffet mevazınüh

9.Fe ümmühu havıyeh

10.Ve ma edrake mahiyeh.

11.Narun hamiyeh

Karia Sûresi Türkçe Anlamı ve Meali

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

1.Yürekleri hoplatan büyük felaket!

2.Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket?

3.Yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin?

4.O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır.

5.Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır.

6.İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,

7.Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.

8.Ama kimin de tartıları hafif gelirse,

9.İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.

10.Sen Hâviye’nin ne olduğunu ne bileceksin?

11.O, kızgın bir ateştir.

Karia Sûresi Tefsiri Nedir?

“Korkunç ses” diye çevirdiğimiz kāria kelimesi sözlükte “şiddetle vurmak, çarpmak” anlamına gelen kar’ kökünden türemiş bir isim olup kıyameti ifade eder. Arapça’da büyük felâket ve belâya da kāria denir (bk. Ra’d 13/31). Kıyamet dehşet verici halleriyle kalplere korku saldığı ve o günde suçlular cezaya çarptırıldığı için kıyamete kāria denmiştir. Bu âyetler, gerek üslûp gerekse anlam bakımından kıyamet olayının büyüklüğünü ve şiddetini ifade ettiği gibi kıyametin ne zaman meydana geleceğinin bilinemeyeceğini de göstermektedir.

Kıyamet gününde insanların kabirlerinden kalkarak mahşer yerine gidişleri tasvir edilmektedir. İnsanlar o anda korku ve dehşet içerisinde dağınık bir halde bulunacaklarından yüce Allah onları sağa sola dağılmış kelebeklere benzetmiştir. Kabirlerinden kalkan insanlar büyük kalabalıklar oluşturacakları için de başka bir âyet-i kerîmede (Kamer 54/7) dağılıp savrulmuş çekirgelere benzetilmektedirler. O gün insanlar birbirlerini çiğnercesine hareket edip mahşerde toplanacaklardır (krş. Kehf 18/99).

Kıyamet gününde dağların yok olma safhalarından biri dile getirilmektedir. Başka âyetlerde anlatıldığına göre o gün dağlar parça parça olacak (Fecr 89/21), akıp giden kum yığını haline gelecek (Müzzemmil 73/14), atılmış renkli yüne dönüşecektir. Sonra da serap olacaktır (bk. Nebe’ 78/20). Bütün bu tasvirler, kıyamet gününde yerkürede meydana gelecek olan sarsıntının ne derece şiddetli olacağını gösterir.

“Tartılan ameller” diye çevirdiğimiz mevâzîn kelimesi ya “tartılan şey” anlamına gelen ve amelleri ifade eden mevzûn kelimesinin veya “terazi” anlamına gelen mîzanın çoğuludur. Meâlde birinci anlam tercih edilmiştir. İkinci anlama göre de kelime kinaye olarak yine tartılan amelleri ifade eder. Zira terazilerin ağır gelmesi, “onlarda tartılan eşyanın ağır gelmesi” demektir.

“Tartılan amellerin ağır gelmesi” hayır ve iyiliklerin fazla olmasını anlatmakta ve Allah’ın rızâsının bu sayede kazanılacağını göstermektedir. 6-7. âyetler iyilikleri kötülüklerinden çok olan kimselerin nimetlerle donatılmış cennetlerde ebedî olarak mutlu ve müreffeh bir hayat süreceklerini ifade eder. Amellerin hafif olması ise kulun dünyada yaptığı iyiliklerin azlığı veya bulunmaması demektir.

Bu âyet, dolaylı olarak “günahları ağır basarsa” anlamını da içermektedir. Bu ve benzeri ifadeler, konuyu insanların kavramasını sağlamaya yönelik temsilî anlatımlar olup, temel amaç, insanların adaletli bir şekilde yargılanıp hesap vereceklerini bilerek inanç ve amel hayatlarını sorumluluk bilinciyle oluşturmalarını sağlamaktır. Âyetlerde bildirilenler dışında âhiret olayları gayb âleminden olduğu için amellerin nasıl tartılacağı veya ölçüleceği hakkında söz söylemek yahut fikir yürütmek ise mümkün değildir.

9. âyette “kucaklayacak olan” diye çevirdiğimiz ümm kelimesi sözlükte “anne” anlamına gelir. Burada mecaz olarak “barınak” mânasında kullanılmıştır.

Âyette, annenin çocuğuna kucak açıp onu bağrına basmaya can attığı gibi cehennemin de suçlulara kucak açarak onları içine almak için iştiyakla beklediğini ifade eden kinayeli bir anlatım söz konusudur (bu ve başka yorumlar için bk. İbn Âşûr, XXX, 514-515). 8-9. âyetler, böyle iyi işleri az, kötülükleri çok olan kimselerin gidecekleri yerin cehennem olduğunu göstermektedir. Tefsirlerde buradaki hâviye kelimesinin cehennemin isimlerinden biri olduğu belirtilmiştir.

Diyanet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir